Çalışan Hakları Görmezden Gelinmemeli

 

Sağlık Yönetimi ve Eğitimi Derneği (SAYED) tarafından 17-21 Ekim 2012 tarihinde Antalya'da gerçekleştirilen ‘4. Ulusal Sağlık Kurultayı'na katılan Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, yalnızca hasta haklarının değil, sağlık çalışanlarının haklarının da gündeme alınması gerektiğini söyledi.

 


Sağlık alanında karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerinin tartışıldığı kurultayda konuşan Metin Memiş, sağlık hizmeti sunumunun bir ekip işi olduğunu ifade ederek, geleneksel sağlık hizmeti sunumunda hekimin etkin olduğunu ancak çağdaş hizmet anlayışında ise tam tersine hekimin tek başına yeterli olmadığını ve sağlığı ilgilendiren değişik konularda eğitim almış kişilerle birlikte bu hizmetlerin verilmesi gerekliliğinin benimsendiğini dile getirdi. Memiş, hekimle birlikte, bu ekibin birer halkası olan her bir sağlık çalışanının da hastalar gibi birçok hakka sahip olduğunu, ancak hasta hakkı popülizminden dolayı çalışan haklarının görmezden gelinerek ötelendiğini söyledi.


Sağlık Çalışanlarının, "Nitelikli Bir Eğitim Görme ve Kendini Yenileme Hakkı", "Hekimlerin ve Sağlık Çalışanlarının Mesleğini Uygularken Etik İlkelere Bağlı Olma Hakkı", "Hekimlerin ve Sağlık Çalışanlarının Baskı Altında Olmadan Mesleklerini Uygulama Hakkı", "Hekimin Hastayı Reddetme Hakkı" "Hekimlerin ve Sağlık Çalışanlarının Yeterli Bir Gelir Düzeyi Talep Etme Hakkı", "Hekimlerin ve Sağlık Çalışanının Yönetsel Süreçlere Katılma Hakkı", "Sağlık Çalışanların Kendi ve Ailelerinin Sağlığını Koruma Hakkı" gibi bir dizi haklarının olduğunu kaydeden Memiş, yaşanan şiddet olaylarının, çalışanların moral ve motivasyonlarını bozduğunu ve hasta-çalışan iletişimini olumsuz yönde doğrudan etkilediğini söyledi.

 

 

 

"Sağlıkta Dönüşüm" programının, vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımını kolaylaştırdığını vurgulayan Memiş, bundan önce bir kişinin bir yılda sağlık kurumlarına başvurma oranının 1,8 iken, bugün 7'ye çıktığını kaydederek, "Türkiye genelinde sendikamızın yaptığı bir araştırmada, halkın yüzde 55'i hastanelere yılda 5-10 kez gittiğini belirtiyor. Ancak bu durum sağlık kurumlarında artan talep ve artan iş yükü anlamına gelmektedir. Talep yüzde 265 artarken çalışan sayısı ancak yüzde 45 arttı. Aslında Türkiye'de 30 yıllık belki daha da geçmişe giden bir plansızlığın gün yüzüne çıkan sonuçlarını yaşıyoruz. Sağlıkta Dönüşüm programı ile yalnızca vatandaş merkezli bir yaklaşım ortaya konuluyor. Politika üretenler tarafından sağlık çalışanının da bir vatandaş olarak algılanmaması ise aslında çok manidar. Bu yaklaşımın doğal bir sonucu olarak; hasta memnuniyetinin son 8 yılda yüzde 40'lardan yüzden 90'lara çıktığı görülüyor. Bugün yıllık 500 milyona yakın başvurunun 8 yıl öncesinin neredeyse 3 katı olduğu görülüyor. Ancak; ne yazık ki hasta hakları ve memnuniyetine gösterilen özen aynı şekilde sağlık çalışanları için gözetilmemektedir. Neticede, -maalesef en başta ve özellikle- hâlen sağlık çalışanlarının yeterli düzeyde istihdam edilmemesi aslında bilfiil sağlık çalışanlarının gasp edilen bir hakkı olarak karşımıza çıkıyor" dedi.

 

"Hasta talebinin artmasına rağmen aynı oranda sağlık çalışanı sayısının artmaması ciddi bir eksiklik ve problem olarak karşımıza çıkıyor" diyen Memiş, "Sağlıkta şiddet de sağlıkta iletişim problemleri de sağlıktaki mutsuzluk ve ümitsizlik de aslında temelde bu arz ve talep asimetrisinden kaynaklanıyor. Buna rağmen ağır iş yükünü büyük bir fedakârlıkla göğüsleyen çalışanların hak ettiği değeri ve takdiri elde edemediği de görülüyor. Sağlık çalışanlarının aile huzuru bozulmakta, sosyal yaşantısı bozulmakta hastanelerde, acillerde ve hemen tüm sağlık kuruluşlarında şiddet görmekte ve darp edilmektedir" şeklinde konuştu.

 

"HASTA HAKLARI" BİRİMİ YERİNE "HASTA İLETİŞİM MERKEZLERİ"'NİN KURULMASINI TEKLİF ETTİK

 

 

 

Sağlık-Sen Genel Başkanı Metin Memiş, 18 Ekim 2012 tarihinde TBMM Sağlıkta Şiddeti Araştırma ve Önleme Komisyonu'nda da sağlık çalışanlarının sorunları ve karşılaştıkları şiddet olaylarıyla ilgili bir sunum yaptığını hatırlatarak, halihazırda hastanelerde uygulanan "Hasta Hakları Birimi'nin yerine "Hasta İletişim Merkezleri"nin kurularak faaliyete geçirilmesini teklif ettiklerini söyledi. Memiş, hasta-çalışan arasında ciddi bir iletişim sorunu yaşandığını ve şu anki birimin bu iletişimi sağlamada son derece yetersiz kaldığını, faaliyete geçirilecek "Hasta İletişim Merkezleri"nin yaşanan iletişim sorununu ortadan kaldırarak, daha sağlıklı bir şekilde hizmet vereceğine inandıklarını tekrarladı.


SAĞLIK ÇALIŞANI, AVRUPADAKİ MESLEKTAŞINA ORANLA ALTI KAT DAHA MAĞDUR


Sağlık çalışanlarının uğradıkları mali haksızlıklara da değinen Memiş, yöneticilerin keyfi tutumu nedeni ile çalışanların döner sermayelerinin tavan oranı üzerinden dağıtılmadığını dile getirerek, bazı yerlerde maaşların yanlış hesaplanabildiğini, intibak ve derece ilerlemelerinden doğabilecek maddi kazançların geciktirildiğini ve döner sermaye bütçesinden maaş alanların maaşlarının ise ayın 15'inden sonra yatırıldığını söyledi.


Türkiye'deki sağlık çalışanlarının Avrupa'daki meslektaşlarına göre üç kat daha fazla çalıştıklarını ancak Avrupa'daki ücretin yarısı kadar alamadıklarını belirten Memiş, Türkiye'deki sağlık çalışanlarının Avrupa'daki meslektaşlarına oranla altı kat daha fazla mağdur olduklarına dikkat çekti.

 

Sağlık çalışanların, çalışmalarından ve başarılarından dolayı takdir edilmemek gibi manevi haksızlıklara uğradıklarını da dile getiren Metin Memiş, mesleki saygınlıklarının olmadığını, emeklerine değer verilmediğini ve empati yapılmadığını kaydetti.

 

ANKET SONUÇLARI DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR


Sendika olarak bir süre önce yaptırdıkları ve kamuoyu ile de paylaştıkları, sağlık çalışanlarına yönelik "Türkiye'de Sağlık Çalışanları Tükenmişlik Araştırması" sonuçlarından örnekler de veren Memiş, "Sağlık Bakanı olsaydınız, sağlıkta yapacağınız ilk icraat aşağıdakilerden hangisi olurdu? Sorusuna, çalışanların, "%45'nin verdiği "Döner sermaye dağılımı ve performans sistemini değiştirirdim" cevabının ilk sırada yer aldığına işaret ederek, çalışanların %14,1'nin "Çalışanlarımla iletişim halinde olurdum" ve çalışanların %12,1'nin ise "Sözleşmelileri ve şirket elemanlarını kadroya alırdım" cevaplarının, çalışanların yaşadıkları sorunların ve sosyal, mali ve özlük hakları talepleri ile kadrolu personel istihdamının gerekli olduğunu ortaya koyması bakımından oldukça çarpıcı ve düşündürücü olduğuna vurgu yaptı.

 

"Toplu sözleşme görüşmelerinde elde ettiğimiz kazanımların yanı sıra hali hazırda 9 yıldır devam eden ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın olmazsa olmazları ve en güçlü paydaşları olan sağlık ve sosyal hizmet çalışanları, bu paydaşlıkta sosyal, mali ve özlük hakları açısından güçlendirilmelidir" diyen Memiş, "Sağlık Bakanlığımız sağlıkta dönüşüm programının hayata geçirilmesi ve sürdürülebilmesindeki en önemli aktörlerin hekiminden, hemşiresine, teknisyeninden bakıcısına tüm sağlık çalışanları olduğunu iyi algılaması gerekmektedir. Çalışanlar, dönüşümde üstlendikleri rolün bilincindedirler ve fedakârca görev yapmaktadırlar. Uygulayıcılar da, bu fedakârca çalışmanın getirdiği başarının hakkını ve paydaş olmanın gereğini çalışanlara yönelik atılacak adımlarla yerine getirmelidirler" şeklinde konuştu.

 

 

  • PAYLAŞ :